29 Temmuz 2011 Cuma

Dilaver Cebeci Şiirleri... Hem De Kendi Sesinden!

Aslında öyle blogla falan uğraşacak değildim...

Amma velâkin, birinin çıkıp, Merhûm Şâir-i Muâzzam Dilâver CEBECİ'nin, internette bulunmayan bâzı fevkalâde şiirlerini sizlerle paylaşması gerekiyordu. Bu, şiir severler açısından çok, ama çok mühim ve elzem ve hattâ hayâtiyet arz eden bir husustu. Bu blogu açtım; Üstâda olan vefâ duygum; azalmaz, yitmez sevgim ve saygım dolayısıyla kendi sesinden şiir yorumlarını buraya topladım. Siz azîz dostlarımla buluşturduğum için de şerefyâbım...

Efendim, bu internette dahi bulunmayan şiirlere (yalnızca 5-6 tane kadarı mevcuttu, onlar hariç) nasıl ulaştığımı merak edebilirsiniz; hülâsa anlatayım.

Bu senenin başlarında, sanırım Ocak ayında; mensubu olduğumuz ve mütemâdiyen konferanslar sebebiyle Cuma akşamları açtığımız İzmir Türk Ocağı’nı, bir kadim dostum ile (konferansın olmadığı gün) açmış, gençleri dâvet etmiştik. Mûtat üzere çayımızı demlemiş, sohbetimizi demlendirmek için lâflamaya başlamıştık ki, bendeniz, merak duygusunun bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak bir yandan arşivi karıştırmaya başladım. Mecmua, kitap, gazete… derken, elime bir CD geldi. Üzerindeki yazıyı okudum: Dilâver Cebeci’den Şiirler!…

Dilâver Cebeci... Şu, ilk aldığım şiir kitabının sâhibi. En sevdiğim; vefat haberini aldığımda gözlerimin yaşına hâkim olamadığım Şâir. Yedi, sekiz yaşlarımda ezberlediğim; ve yıllar sonra kitabından besteye girmemiş "Deli sular, salkım-saçak söğütler/ Kışlada kumandan, asker öğütler/ Yaylalarda ata biner yiğitler/ Bozkurt gibi bakışına ölürüm..." dörtlüğünü okuyunca bir kez daha hayran olduğum "Türkiyem"in şâiri. Ve Sitâre... "Bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum/ Gözlerin mi daha sıcak gülüyor/ Yoksa dudakların mı anlamıyorum..." diyen, Şâir-i Muâzzam!

CD'ye o akşam el koydum ve eve gelir gelmez yorgunluktan sızana kadar tekrar tekrar dinledim. Tek bir şey kahretti beni: Kaydın bazı yerlerinde ufak ârızalar olmasından ziyâde, okunan bu on yedi muhteşem şiirin arasında Sitâre'ye yer verilmemişti... Ne yapalım, rahmetli böylesini münâsip görmüş.

Bilâhare, CD'yi, bizim Türk Yurdu dergisinin, Üstadın vefat ettiği 2008 yılında okurlarına hediye ettiğini; aslında merhûmun bu kaydı, 90'ların başında kasede okuduğunu ve "Kandehar Dağlarında Sabah Namazı" adıyla yayımlandığını öğrendim.

İmdi: Siz, gönüldaşlarımın da bu şiir pınarından rûhlarını kandırmasını arzular ve akabinde Üstâda bir fâtihâ okumasını istirhâm ederim. İyi dinlemeler efendim.

  1. Dönence
  2. Bakülü Karanfil
  3. Yıldız Sarayında Fesler ve Şamdanlar
  4. Kandehar Dağlarında Sabah Namazı
  5. Türkiyem
  6. Hasret
  7. Mavinin Türküsü
  8. Beyaz Işık
  9. Tesbih
  10. Zaman Bir Ejderdir Ensemizde Soluyan
  11. Çeğen Tepesi
  12. Bir Yalnız Savaşçının Ölümü
  13. Bu Yusuf'un Zindandan Seslenişidir
  14. Ve Siperlenirim Geceye
  15. Bozkırda Kalan Sancı
  16. Şafağa Çekilenler
  17. Şimdiki Zaman Çekiminde Bir Mahkûma Mektup